Türkiye’de eyalet sistemini savunanlar hiçbir zaman bu düşüncelerini açıktan savunamadılar.
Kimisi verimlilik adına,kimisi de planlama adına konuşmayı,kimseyi de ‘’çağdaş’ dünyadan dem vurmayı seçtiler.
Bu hedefe ulaşmak için uzun zamandan beri bazen açıktan bazen de sinsi şekilde bu hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar.
2000’li yıllarda bölgeselleşme,federasyonlaşma baskısı Avrupa Birliği tavsiyeleri ile sürdü.Ardından Bölge Kalkınma Ajansları,Belediyeleri Anayasa aykırı bir şekilde ‘’idari ve mali özerk kuruluşlar’ görev ve olarak tanımlayan belediye yasaları,belediyelerde etnik dillerin kullanılması,merkeze ait görev ve yetkilerin belediyelere devredilmesi için ‘’Kamu yönetimi Temel Kanunu’’ adı altında yasa hazırlıklarına devam edildi.Bütün bunlara rağmen merkeziyetçilik esasını bozamadılar.
2010 yılında bunu büyükşehir modeli ile denemek için İstanbul ve Kocaeli Büyükşehir yasa kapsamına alındı.Bu durumda bu iki ilimizin alanında 3 idare olmuştu.Merkezi idare adına Valilik, İlin yerel yönetimi olarak il özel idaresi yine ilin yerel yönetimi olarak büyükşehir belediye başkanı. Sonrasında bir il içinde üç idare olmaz denildi ve İl özel idareleri tarihe karıştı.
2012’de çıkartılan yasa 2014 seçimlerinden sonra uygulanmaya başlandı ve 30 İl büyükşehir kapsamına alındı.Bu tarihe kadar sadece ilin merkezindeki şehirden yetkili olan ‘’Büyükşehir Belediyesi’’ilin tamamında yetkili kılındı.Uygulama buna bütünşehir belediyesi veya İl Belediyesi diyebiliriz. Sonuçta 81 ilin 30’unda İl özel idareleri kaldırıldı.
Belediye yönetimi o kadar genişledi ki belediye olmaktan çıktılar.
Oysa ki bu değişiklik belediyeciliği şehirden aldı alan yöneticiliğine veya’’ bölgesel yönetim’’ haline getirdi.
Böylelikle Belediyelerin adı kaldı; özü ortadan kalkmış oluyor.Şimdilerde ise geride kalan 51 İl’in de bu yasa kapsamına alınacağı konuşuluyor.Büyükşehir modeli kullanılarak, Türkiye merkezi il idaresinden yerel il idaresine dönüştürülecek ve sonrasında da merkezi idarenin kaldırılarak valilik sistemini ortadan kaldırılmasıdır.
Aslında burada hedef alınan kamu yönetimidir, bunun öncesi de kamuya ait bir çok kurumun özelleştirme adı altında elden çıkartılmasıdır.
Devlet köftecilik mi yapar diye Et Balık Kurumunu elden çıkardılar, devlet tohumculuk mu yapar diyerek Türkiye Zirai Donatım Kurumunu kapattılar.
Merkezi olarak Valilik sistemi yerinde dursa da artık valiler alanlarının tek yöneticisi değiller. Nüfusumuzun da yüzde 80’ı bu büyükşehir kapsamında ki alanlarda yaşamaktadır.Bu alanlarda il ve ilçe idarelerinin yanı başında bir de hatırı sayılı bütçeler ve yetkilerle il genelinde büyükşehir belediyesi, ilçelerde ise bunlara bağlı olan ilçe belediyeleri var.
Yeni tip büyükşehir belediyeleri artık şehir yönetmiyor; il dediğimiz bölgesel alanı yönetiyorlar. Bunlara belediye diyoruz ama ister küçük olsun ister büyük olsun bir yerleşim alanı yönettikleri için buna daha uygun bir isme sahip değiller.
Bir zamanlar Valilerin seçimle işbaşına gelmesini savunan aklı evveller bu karışıklıktan yararlanıp bu garabet modelin tüm ülkeye yayılmasını hedefliyorlar.
Bir ipte iki cambaz oynamaz düsturuyla valilikler kaldırılsın bu işlerin tümü Belediyelere devredilsin…..
Yani her il Büyükşehir kapsamına alınsın ‘’il yerel idaresi’ olsun;seçimli büyükşehir başkanı da Valilerin yerine geçsin.
Ne diyelim !